9 Eylül 2013 Pazartesi

Blush ve Roze Şarap

  Blush kelime anlamı olarak kızarmış, kızarmak anlamına gelmekteymiş. Rivayet odurki amerikalılar şarap yapımından kalan üzümleri napalım napalım demişler? Sonra demişlerki nasıl olsa yaptığımız herşey marka oluyor deli gibi satıyor biz bu kalan üzümleri toplayıp rengini etiketini ve ismini güzel yaparsak dünyada marka olur satar.

 
  Blush ülkemizde sonrada ortaya çıktı ve talafüzü daha havalı olduğu için populer oldu. Ülkemizde pembe şarap dediğimiz Roze Şarap aslında mantık olarak aynıdır. Peki Blush yada Roze nasıl üretilir? Bir elinize beyaz bir elinize kırmızı üzüm alın ikisini de sıkın ikisinin de içinden beyaz şıra su çıkar? Üzümü kabuğu ile birlikte fıçıya koyduğunuzda bekleye bekleye kırmızı üzümün kabuğundaki renk pigmentleri şaraba geçer. Kırmızı şarap 10 saat kabuğu ile bekleyip kırmızı rengini alıyorsa bu bekletme süresini yarıda yani 5 saat tutarsanız Blush ı yada Roze Şarabı elde etmiş olursunuz.


   Ülkemiz piyasasına ilk giren Cielo Pinot Grigio Blushdır ve bu sebeple en çok bilinen blush budur. 2012 yılında Kavaklıdere Şarapları tarafından ithal edilmeye başlanan Blush by Moncigale tadı ve lezzeti ile üst grup Blushlar arasındadır ve gerçekten şarap olduğunu hissettirmektedir. Ayrıca Lamberti Pinot Girigio Blush da oldukça lezzetlidir. Roze olarak da ülkemizdeki en iyi denebilecek roze Egeo Rozedir. Egeo Roze lezzetlidir fakat fiyat olarak biraz yüksektir.




   Blush mantık olarak kırmızı ve beyaz şarabın karışımıdır renk olarak kırmızıdan ve beyazdan da renk alır. Blush kırmızı ve beyazın ortasındaki renge sahip olduğu gibi kırmızı ve beyazında özelliğini alır. Blush yad Roze de beyaz şarapdan gelen hem asit vardır hemde kırmızıdan gelen tanen vardır. Genelde çilek gibi fresh meyve aromalarına sahip olan Blush sek içime veya çilek gibi meyve tabağı ile içilebilir.




6 Nisan 2013 Cumartesi

Butik mi, Butik Organik mi, Butik Mikro Organik mi?


    Şarabı ilk olarak Fransızlar marka haline getirmelerine rağmen Fransız Şaraplarının sürekli popüler olacakları söylenemez. İnsanoğlu sürekli aynı şeyleri denemekten bıkar, yeni trent olan ülkeler sırasına bir gün belki Türkiyede gelecektir fakat o gün geldiğinde hazır olmalıyız.

   Günümüzde yaklaşık 140 şarap markasının bulunduğu ülkemiz gerçekten hazır duruma gelecekmidir acaba. Ülkemizdeki şarapseverler büyük bir anlam kargaşası yaşamaktadırlar. Terimler konusunda ciddi sıkıntılarımız bulunmaktadır, hangisi çıkarına ise o terimi kullanmakta üreticiler. Butik Şarapçılık demek bağın ortasında tesisinizin bulunup, bağdan topladığınız şarabı hemen işleyebilmeniz demektir. Bu tip üretim tarzına aynı zamanda chateau üretim tarzı denmektedir. Bunlara Örnek Pendore Bağları, Cote d'Avanos Bağları, Urla Şarapçılık ve Paşaeli Şarapları verilebilir. Yani bir yerden uzak bir yere üzüm taşıyan her küçük üreticiye butik üretici denmesi doğru değildir. Butik Organik Şarapçılık, şarap üretiminde karbondioksit gazını kullanmak normaldi, firmaların tümü bunu belirli miktarda kullanır ve kullanmadığını söylüyorsa sıkıntı bulunmaktadır. Organikden kasıt eğer karbondioksit gazını kullanmamaksa bu imkansızdır. Sınırlı olarak üretilen şaraplara ise günümüzde Mikro şarap denmektedir ve örnek olarak 20bin şişe üretilen Pendore verilebilir.

    Türkiyenin dünya şaraplarından hiçbir eksiği bulunmamaktadır ve sadece şarap hakkında değil şarap yan sanayisi hakkında da kendimizi geliştirmeliyiz, yani bir gün Türkiye şarap konusunda hakettiği noktaya gelip trent olacaksa bizde her açıdan hazır olmalıyız. Bizim topraklarımız ve iklimimiz Dünyanın en kaliteli şarap üretebilecek potansiyele sahiptir.

27 Ocak 2013 Pazar

Şarap ve Nuh Efsanesi




















   Rivayet odur ki; Nuh Peygamber büyük tufandan kurtulur ve gemisi Ararat(Ağrı) Dağının eteğine yanaşır. Kurtarılan hayvanlardan biri olan bir gün sağa sola yürüyerek gelir ve ilerleyen günlerde bu hareketine devam eder. Bu duruma dikkat eden Nuh Peygamber keçiyi takip eder. Nuh Peygamber keçinin yere dökülmüş bir bitkinin (Üzüm)(Vitis Vinifera) meyvelerini yediğini görür. Üzüm taneleri yere döküldüğünde birbirine değerek bir yerde toplanır ve sonuç olarak fermentasyona girerler ve şarap ortaya çıkar.

   
   Nuh Peygamber bu meyvenin tadına bakar ve kendiside sarhoş olur ve mutlu olur. Bu durumu görüp kıskanan şeytan nefesi ile asmayı kurutur. Bu duruma çok üzülen nuh peygamber yataklara düşer, şeytan insafa gelir ve 7 hayvanın kanı asmanın üstüne akıtıldığı takdirde asmanın tekrar canlanacağını söylemiştir. Bunun üzerine 7 hayvanın kanı asmanın üstüne akıtılır ve asma kurtulur. Bu sebeple rivayet odur ki insanlar şarap içtiklerinde (kaldırabileceğinden çok) aslan gibi cesur, kaplan gibi yırtıcı, ayı gibi ayı, saksağan kadar geveze, tilki kadar çakal, horoz kadar böbürlenen ve köpek kadar itaatkar olurlar. 

   İnsanlar şarap içtiklerinde bu yedi hayvanın özelliklerini aldıklarını söylerler, şarap içip sarhoş olmak için değildir. Şarap yemeği anlamlı kılar ve yemekle beraber ağır ağır ve ayarında içilmesi onu lezzetli ve güzel kılar.