24 Ağustos 2015 Pazartesi

Şarap Tarihi 1

Şarap Tarihi 1

Herşey Nuh Peygamber ile başladı. Büyük Tufandan kurtulduğunda gemisi Ağrı(Ararat) Dağının eteklerine yanaştı. Burda her akşam gemiye sallanarak dönen bir keçi yaprağın üzeri düşmüş yarı fermente olmuş üzümleri yiyip sarhoş olmasının etkisi büyüktür. Bu bitkiyi Üzüm(Vitis Vinifera) yı keşfeden Nuh bu bitkiyi ekmiş ve şarabı bulmuştur.Keçi ve Nuh Efsanesi






 Bu yetişen ilk üzüm çeşidi de Anadolunun kadim üzüm çeşidi Boğazkeredir büyük bir ihtimalle.
“Gemi yedinci ayda, ayın onyedinci gününde Ararat (Ağrı) dağları üzerine oturdu…Ve Nuh çifti olmaya başladı; ve bir bağ dikti, ve şaraptan içip sarhoş oldu.” Tekvin (Yaratılış)8.bap 4.ayet 9 bap 20,21ayet







Evrenin yaratıcısı güneş Tanrısı “RA İnsanlığı Tanrıça Hathor’un gazabından koruma için insana hoşluk veren Kan rengi bir içki yaratır. Eski Mısırda Şarap Firavunlar ve Mısır Tanrıları tarafından özenle korunmuş ve dini tapınma gerekçelerinde bazende kültürel ve kutlama amaçlı kullanılmıştır.






ZEUS’un Tabealı Prenses SEMELE’den olma oğlu. İki defa doğan. İkiliğin tanrısı. “Bu Tanrı kimse Thebes'den hoş geldi, çünkü o pek çok yönden çok yücedir. O bize acılarımızı dindirecek şarabı verdi. O olmazsa, aşk da olmaz, Afrodit de, ve insana hoş gelen başka hiçbir keyif de…” —Euripides, the Baccae (MÖ 484-402 EFES ANTİK KENTİ.SARDES ANTİK KENTİ / MANİSA SARDES Dionisos’un doğum yeri. dionysos god of the wine
Şarabın tanrısı asma gibi doğar ve tekrardan canlanır, iyilik ve kötülüğü, komedia ve tragediayı temsil eder. Manisa Salihli kütüğüne kayıtlı bu tanrının Salihlili olma sebebi Salihli Ovasının Dünyanın en verimli ovalarından olması ve üzüm için çok uygun iklime ve toprağa sahip olmasıdır belkide.





“Ben hakim ve kahraman Tuvana Kralı Varpalavas sarayda bir prens iken bu asmaları diktim, Tarhundas onlara bereket ve bolluk versin.”–Warpalavas. Hititlerde Şarap çok önemliydi.Sağda gördüğünüz Hititlere ait kaya oyutları (m.ö. 8 Yüzyıl) Konya Ereğli İvriz de bulunmuştur. Bu taş kabartmalarda Tanrı Tarhundas sağ elinde üzüm sol elinde başak karşısında ona dua eden kral Warpalawas. Bu kabartmada Tanrı Krala başak ve üzüm vermektedir, üzümü sağ elinde tutarak daha fazla önem verdiğini göstermektedir.

Hitiler Şaraba büyük önem vermekteydi. Öyleki Şarap Kanunları vardı ve Gal Gestin(Şarap Bakanı) adında bakanları vardı. Şarap Kanunları 1.Bağdan Şarap Çalınması 2.Etrafı Çevirili Bağın Yıkılması 3.Bağa Koyun yada Keçi Sokulması 4.Etrafı Çevirili Bağdan Üzüm Çalınması gibi yasaları kapsamaktaydı. Ayrıca Lu Zagardıb(Baş Sommelier) adında Şarap Uzmanları ta ozamanlarda mevcuttu.

12 Ağustos 2014 Salı

Lacoste ve Rengi Solan Ayakkabıları



   Lacoste adlı markanın ürünlerini, özellikle polo tişörtlerini renkleri canlı olduğundan tercih etmekteydim. Daha önce Lacoste ürünlerinin renklerini solması ile ilgili bir sorunla karşılaşmadım yada nadir duydum.

   İzmir Forum Bornova Lacoste mağazasında siyah renkte ayakkabı almış bulundum. Ayakkabının fiyatı 200liranın üzerindeydi. Ayakkabıyı çok sık kullanmama rağmen ve yanlış bir şekilde temizlememe(çamaşır makinesinde yıkamak gibi) rağmen ayakkabının rengi çok kısa süre içerisinde soldu,siyah rengi beyazlamaya başladı.

   Ürünü aldığım Forum Bornova Lacoste mağazasına götürdüm ve ürünü tahlile göndereceklerini belirttiler, buraya kadar çok güzel herşey. Marka ürünün satış sonrası ile de ilgileniyor. Yaklaşık 1 ay sonra tahlil sonucu gelir. Sonuç (ürünü geri alamıyoruz yada değiştiremiyoruz) gibi bir sms gelir bana. Konu ile ilgili Lacoste müşteri ilişkilerine( mh@lacoste-tr.com) bir mail atıyorum ve hemen müşteri ilişkileri telefonla dönüş yaparlar ve laubali bir şekilde tekrar tahlile göndereceklerini bildirirler. İkinci tahlile gideceğinin söylenmesinin üzerinden yaklaşık iki ay geçer Lacosteden ne ses vardır ne seda. Bunun üzerine lacoste müşteri hizmetlerine tekrar bir mail atarım hani noldu tahlil diye. Bunun üzerine hemen müşteri hizmetlerinden birileri arar bizim ürünü değiştirme şansımız yok der. Bu görüşmeden hemen sonra yine Lacosteden ararlar ürününüz bizde gelin alın diye. Benim buna cevabım ürünü çöpe atabilirsiniz çünkü ürün hatalıdır, buna telefondaki kişi hiçbirşey demez. Yani Lacoste 250 verip ürününü alan tüketicisi ile resmen dalga geçer. Benim 250lira çöpe gider yani. Ayakkabıyı mağazadan geri almadığım için size rengi solmuş ayakkabının fotoğrafını da gösteremiyorum

   Müşteri Memnuniyeti (Customer Satisfaction) çok önemli bir terimdir bence, özellikle reklamcılık okumuş biri için daha da anlamlıdır. Marka İmajı (Brand Image) kurulması zordur fakat dağıtması bir o kadar da kolaydır. Lacoste ve Türkiye Distirbütoru Eren Holding bana sattıkları ürünün arkadasında durmayıp müşterinin dediklerini dinlemeyip müşteride çok büyük hayal kırıklığı yaratmışlardır. 

   Müşteri Memnuniyetine gerçekten önem veren ve bunu test etme şansı bulduğum marka yerli üretıci Mavidir. Aldığım mavi gömleğinin üstüme dar gelmesi (alırken slim fit almıştım yani hata benim) sonucunda hafif esnemesi sonucunda ürünü değiştirmek için Forum Bornova Mağazasına götürdüm. Mağaza müdürü fiyatı çok ucuz olmayan ürünü inceledi ve ürünü hemen değiştirme karar verdi. Mağaza müdürü gayet güzeleryüzlü bir şekilde ürünü değiştirdi ve Mavi Markası Müşteri Memnuniyetine ne kadar çok önem verdiğini göstermiş oldu.

   Müşteri bence her zaman haklıdır. Lacoste gibi bir markanın müşteriyi dinlememesi, doğru analiz yapmaması, müşteri ile ilgilenmemesi, müşteri hizmetleri adını verdiği birimin müşteri ile doğru iletişim kurmaması markanın imajı adına çok üzücüdür.

  Lacoste markasından ayakkabı alacaklara Lacoste Ayakkabılarını ve Satış Sonrasını deneyimlemiş bir reklamcıdan bir uyarıdır bunlar. Ben bu deneyimlerimi kendi çevremle paylaşacağım ve etkileyebildiğim kadar kişiyi bu markanın ayakkabıları konusunda etkilemeye calışacağım. 

   07.09.14 Yazımı yazdıktan uzun bir süre sonra Lacoste Eren Holding den cevap yoktur. sikayetvar sitesine baktığımda Lacoste ayakkabıların renginin solması sorununu benim gibi birçok kişinin yaşadığını gördüm. Mağdur birçok insan olmasına rağmen Lacoste hatalı üretim yaptığı ayakkabıların arkadasında durmayıp kullanıcı hatası olduğunu söylüyor. Bu saatten sonra ağzıyla kuş tutsa benim insanlara Lacoste markasına karşı negatif yorum vermemi engelleyemeyecekler. 

9 Eylül 2013 Pazartesi

Blush ve Roze Şarap

  Blush kelime anlamı olarak kızarmış, kızarmak anlamına gelmekteymiş. Rivayet odurki amerikalılar şarap yapımından kalan üzümleri napalım napalım demişler? Sonra demişlerki nasıl olsa yaptığımız herşey marka oluyor deli gibi satıyor biz bu kalan üzümleri toplayıp rengini etiketini ve ismini güzel yaparsak dünyada marka olur satar.

 
  Blush ülkemizde sonrada ortaya çıktı ve talafüzü daha havalı olduğu için populer oldu. Ülkemizde pembe şarap dediğimiz Roze Şarap aslında mantık olarak aynıdır. Peki Blush yada Roze nasıl üretilir? Bir elinize beyaz bir elinize kırmızı üzüm alın ikisini de sıkın ikisinin de içinden beyaz şıra su çıkar? Üzümü kabuğu ile birlikte fıçıya koyduğunuzda bekleye bekleye kırmızı üzümün kabuğundaki renk pigmentleri şaraba geçer. Kırmızı şarap 10 saat kabuğu ile bekleyip kırmızı rengini alıyorsa bu bekletme süresini yarıda yani 5 saat tutarsanız Blush ı yada Roze Şarabı elde etmiş olursunuz.


   Ülkemiz piyasasına ilk giren Cielo Pinot Grigio Blushdır ve bu sebeple en çok bilinen blush budur. 2012 yılında Kavaklıdere Şarapları tarafından ithal edilmeye başlanan Blush by Moncigale tadı ve lezzeti ile üst grup Blushlar arasındadır ve gerçekten şarap olduğunu hissettirmektedir. Ayrıca Lamberti Pinot Girigio Blush da oldukça lezzetlidir. Roze olarak da ülkemizdeki en iyi denebilecek roze Egeo Rozedir. Egeo Roze lezzetlidir fakat fiyat olarak biraz yüksektir.




   Blush mantık olarak kırmızı ve beyaz şarabın karışımıdır renk olarak kırmızıdan ve beyazdan da renk alır. Blush kırmızı ve beyazın ortasındaki renge sahip olduğu gibi kırmızı ve beyazında özelliğini alır. Blush yad Roze de beyaz şarapdan gelen hem asit vardır hemde kırmızıdan gelen tanen vardır. Genelde çilek gibi fresh meyve aromalarına sahip olan Blush sek içime veya çilek gibi meyve tabağı ile içilebilir.




6 Nisan 2013 Cumartesi

Butik mi, Butik Organik mi, Butik Mikro Organik mi?


    Şarabı ilk olarak Fransızlar marka haline getirmelerine rağmen Fransız Şaraplarının sürekli popüler olacakları söylenemez. İnsanoğlu sürekli aynı şeyleri denemekten bıkar, yeni trent olan ülkeler sırasına bir gün belki Türkiyede gelecektir fakat o gün geldiğinde hazır olmalıyız.

   Günümüzde yaklaşık 140 şarap markasının bulunduğu ülkemiz gerçekten hazır duruma gelecekmidir acaba. Ülkemizdeki şarapseverler büyük bir anlam kargaşası yaşamaktadırlar. Terimler konusunda ciddi sıkıntılarımız bulunmaktadır, hangisi çıkarına ise o terimi kullanmakta üreticiler. Butik Şarapçılık demek bağın ortasında tesisinizin bulunup, bağdan topladığınız şarabı hemen işleyebilmeniz demektir. Bu tip üretim tarzına aynı zamanda chateau üretim tarzı denmektedir. Bunlara Örnek Pendore Bağları, Cote d'Avanos Bağları, Urla Şarapçılık ve Paşaeli Şarapları verilebilir. Yani bir yerden uzak bir yere üzüm taşıyan her küçük üreticiye butik üretici denmesi doğru değildir. Butik Organik Şarapçılık, şarap üretiminde karbondioksit gazını kullanmak normaldi, firmaların tümü bunu belirli miktarda kullanır ve kullanmadığını söylüyorsa sıkıntı bulunmaktadır. Organikden kasıt eğer karbondioksit gazını kullanmamaksa bu imkansızdır. Sınırlı olarak üretilen şaraplara ise günümüzde Mikro şarap denmektedir ve örnek olarak 20bin şişe üretilen Pendore verilebilir.

    Türkiyenin dünya şaraplarından hiçbir eksiği bulunmamaktadır ve sadece şarap hakkında değil şarap yan sanayisi hakkında da kendimizi geliştirmeliyiz, yani bir gün Türkiye şarap konusunda hakettiği noktaya gelip trent olacaksa bizde her açıdan hazır olmalıyız. Bizim topraklarımız ve iklimimiz Dünyanın en kaliteli şarap üretebilecek potansiyele sahiptir.

27 Ocak 2013 Pazar

Şarap ve Nuh Efsanesi




















   Rivayet odur ki; Nuh Peygamber büyük tufandan kurtulur ve gemisi Ararat(Ağrı) Dağının eteğine yanaşır. Kurtarılan hayvanlardan biri olan bir gün sağa sola yürüyerek gelir ve ilerleyen günlerde bu hareketine devam eder. Bu duruma dikkat eden Nuh Peygamber keçiyi takip eder. Nuh Peygamber keçinin yere dökülmüş bir bitkinin (Üzüm)(Vitis Vinifera) meyvelerini yediğini görür. Üzüm taneleri yere döküldüğünde birbirine değerek bir yerde toplanır ve sonuç olarak fermentasyona girerler ve şarap ortaya çıkar.

   
   Nuh Peygamber bu meyvenin tadına bakar ve kendiside sarhoş olur ve mutlu olur. Bu durumu görüp kıskanan şeytan nefesi ile asmayı kurutur. Bu duruma çok üzülen nuh peygamber yataklara düşer, şeytan insafa gelir ve 7 hayvanın kanı asmanın üstüne akıtıldığı takdirde asmanın tekrar canlanacağını söylemiştir. Bunun üzerine 7 hayvanın kanı asmanın üstüne akıtılır ve asma kurtulur. Bu sebeple rivayet odur ki insanlar şarap içtiklerinde (kaldırabileceğinden çok) aslan gibi cesur, kaplan gibi yırtıcı, ayı gibi ayı, saksağan kadar geveze, tilki kadar çakal, horoz kadar böbürlenen ve köpek kadar itaatkar olurlar. 

   İnsanlar şarap içtiklerinde bu yedi hayvanın özelliklerini aldıklarını söylerler, şarap içip sarhoş olmak için değildir. Şarap yemeği anlamlı kılar ve yemekle beraber ağır ağır ve ayarında içilmesi onu lezzetli ve güzel kılar.

1 Aralık 2012 Cumartesi

Anatolian Black Grapes

Öküzgözü

http://www.akselbahce.net/wp-content/uploads/2009/04/okuz-gozu1.jpg
  This precious grape originated in the provinces of Elazığ and Malatya. The grape, which ripens from the mid of September to mid- October, has black colour and large berries. Öküzgözü was used for wine making and as a table grape by Armenians for thousands of years.
  Wines produced from these grapes hava soft tannins, high acidity, good balance, richness and elegance. They reveal red fruits aromas (cherry, sour cherry, jam), black mulberry and earthy aromas. Both young and ageble wines can be produced from Öküzgözü. This grape is suitable for oak maturation.



Boğazkere

https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXf0j1EmySPwof0C3ckdKOFRxtyAyvYrlauzSKJZKvO4I5OJzPaHH7NzPxtcFgKVbora1SYYC-ddLzFYp_WUpLqJo5SaacRRNW99JbUt_buZpghO0PbOTQQXQflW9b7ac6dbwaSmVquvk/s1600/bo%C4%9Fazkere_2.jpgGrown in and around Diyarbakir, this is one of Anatolian best quality red wine grape variety. It is grown in pebbly, sometimes chalky and clayish, red soil. The area where these grapes are cultivated lies just south of the mountains seperating the Anatolian tablelands, on the Mesopotamian flatland between the Tigris and Euphrates rivers.
  Medium, dark, thick skinned, with high tannin content grapes wines produced from these grapes have black mulberry, fig, cherry, black olive, spice, earthy and animal aromas. This variety is suitable for maturation in oak barrels. 




Kalecik Karası

https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhN_vpo8o6d6Q4jFD1Vg_SlMciLsv86mEvXTaTA9v9nl1EcbC2FMIr4YQ-LifvPCchIYOfMRx3RU14QeEAA0SEEIL_qiFhjBGi3g6KFtCJGTAkkFbGHzHQNob6wwhRGTbbqkE95C5u9pig/s400/kalecik+karasi_2.JPGCentral Anatolian high quality wine grape which is grown in Kalecik district in Kızılırmak basin. Kalecik Karası is round, bluish black, thin skinned wine grape. The wines produced from this grape is medium intensity red in colour; reveals pronounced red fruits aromas and it has low to medium tannin with high acidity. The most pronounced aromas of the grape are stawberry, raspberry and cherry. They are suitable for aging in oak barrels. 
 The maturation and aging process in the oak barrels imparts a complex aroma of spice, dried fruit and coffee. This grape is suitable for making both young and aged wines. 



Çal Karası 


Çal Karası is a variety of red wine grape from the Çal district of the Denizli Province in Turkey. It also gives its name to a wine produced from the grape which gives berry fruit flavors. The wines are around 12-13 % alcohol, with 5-7 grams acidity. Wine made from this grape matches with any kind of aperitif togather with fruits, pastries and cheese.

24 Kasım 2012 Cumartesi

Anatolian White Grapes




Narince

http://www.gurmerehberi.com/wp-content/uploads/2011/03/Narince.jpgNarince is an indigeneous Anatolian grape variety originated in Tokat. Tokat is the transition zone where Black Sea climate ends and turns into continental climate. The soil here is composed of clay and sand with some pebbles. The vines used to be vinifera are grafted on American rootstocks and a high training system on wires has also been applied thanks to the Kavaklıdere's support in the process for 15-20 years. Narince grapes are also grown on the Anatolia tableland south of the mountains near the Black See shores. This region continues throughout the Yeşilırmak

Citrus fruits (orange, grapefruit, lemon), pear, mineral (limy-earthy) and floral (white flowers) aromas are pronounced for Narince. Narince is an exceptional Anatolian white grape that can be maturedin oak barrels. Wine produced from the Narince grape has a richness, creaminess and good balance. The best examples are suitable for aging.



Emir

http://www.kuzinedekizaranekmek.com/wp-content/uploads/2011/07/Beyaz-uzum.bmpEmir is an indigenous Anatolian grape variety grown in the region Nevşehir. There grapes are grown in volcanic soil in the micro-climate of the Kızılırmak basin, 900 meters above sea level.

Wine produced from Emir has greenish pale yellow colour, high acidity, minerality and elegant aromas of apple, lemon and minerals. These grapes are quite suitable for making sparkling wine.



Bornova Misketi

http://cdn.gurmerehberi.com/wp-content/themes/arras-theme/library/timthumb.php?src=http://cdn.gurmerehberi.com/wp-content/uploads/2010/03/muskat.jpg&w=630&h=250&zc=1Bornova Misketi is originated in İzmir; variants are grown in Europe and are used to produce different styles of Muscat wine throughout the world.

Bornova Misketi is a thick skinned, medium sized and juicy, these grapes are grown around the city of İzmir. Bornova Misketi vineyards are usually goblet pruned where the soil is composed of clay and sand in the Mediterranean climate near the Aegean Sea.

The wine produced from this grape is distinctively aromatic including fresh flowers, bergamot, raisins and exotic fruits aromas.



Sultaniye

http://www.gidagundemi.com/images/haberler/slovenyada_sultaniye_uzumu_soku_h152.jpgSultaniye is a fleshy, and seedless white grape and it is grown in Manisa and Denizli. Most of them used as table grapes or dried to make raisins in Turkey. Near Denizli, the soil is low fertile and composed of clay, sand and calcer. A goblet pruning system is used and the vines take the advantage of continental climate modified by proximity to the Mediterranean Sea.

Wine produced from Sultaniye grapes have the potential to be delicious, fruity revealing aromas like apricot, peach, bananas and pineapples.