Şarabı ilk olarak Fransızlar marka haline getirmelerine rağmen Fransız Şaraplarının sürekli popüler olacakları söylenemez. İnsanoğlu sürekli aynı şeyleri denemekten bıkar, yeni trent olan ülkeler sırasına bir gün belki Türkiyede gelecektir fakat o gün geldiğinde hazır olmalıyız.
Günümüzde yaklaşık 140 şarap markasının bulunduğu ülkemiz gerçekten hazır duruma gelecekmidir acaba. Ülkemizdeki şarapseverler büyük bir anlam kargaşası yaşamaktadırlar. Terimler konusunda ciddi sıkıntılarımız bulunmaktadır, hangisi çıkarına ise o terimi kullanmakta üreticiler. Butik Şarapçılık demek bağın ortasında tesisinizin bulunup, bağdan topladığınız şarabı hemen işleyebilmeniz demektir. Bu tip üretim tarzına aynı zamanda chateau üretim tarzı denmektedir. Bunlara Örnek Pendore Bağları, Cote d'Avanos Bağları, Urla Şarapçılık ve Paşaeli Şarapları verilebilir. Yani bir yerden uzak bir yere üzüm taşıyan her küçük üreticiye butik üretici denmesi doğru değildir. Butik Organik Şarapçılık, şarap üretiminde karbondioksit gazını kullanmak normaldi, firmaların tümü bunu belirli miktarda kullanır ve kullanmadığını söylüyorsa sıkıntı bulunmaktadır. Organikden kasıt eğer karbondioksit gazını kullanmamaksa bu imkansızdır. Sınırlı olarak üretilen şaraplara ise günümüzde Mikro şarap denmektedir ve örnek olarak 20bin şişe üretilen Pendore verilebilir.
Türkiyenin dünya şaraplarından hiçbir eksiği bulunmamaktadır ve sadece şarap hakkında değil şarap yan sanayisi hakkında da kendimizi geliştirmeliyiz, yani bir gün Türkiye şarap konusunda hakettiği noktaya gelip trent olacaksa bizde her açıdan hazır olmalıyız. Bizim topraklarımız ve iklimimiz Dünyanın en kaliteli şarap üretebilecek potansiyele sahiptir.
Rivayet odur ki; Nuh Peygamber büyük tufandan kurtulur ve gemisi Ararat(Ağrı) Dağının eteğine yanaşır. Kurtarılan hayvanlardan biri olan bir gün sağa sola yürüyerek gelir ve ilerleyen günlerde bu hareketine devam eder. Bu duruma dikkat eden Nuh Peygamber keçiyi takip eder. Nuh Peygamber keçinin yere dökülmüş bir bitkinin (Üzüm)(Vitis Vinifera) meyvelerini yediğini görür. Üzüm taneleri yere döküldüğünde birbirine değerek bir yerde toplanır ve sonuç olarak fermentasyona girerler ve şarap ortaya çıkar.
Nuh Peygamber bu meyvenin tadına bakar ve kendiside sarhoş olur ve mutlu olur. Bu durumu görüp kıskanan şeytan nefesi ile asmayı kurutur. Bu duruma çok üzülen nuh peygamber yataklara düşer, şeytan insafa gelir ve 7 hayvanın kanı asmanın üstüne akıtıldığı takdirde asmanın tekrar canlanacağını söylemiştir. Bunun üzerine 7 hayvanın kanı asmanın üstüne akıtılır ve asma kurtulur. Bu sebeple rivayet odur ki insanlar şarap içtiklerinde (kaldırabileceğinden çok) aslan gibi cesur, kaplan gibi yırtıcı, ayı gibi ayı, saksağan kadar geveze, tilki kadar çakal, horoz kadar böbürlenen ve köpek kadar itaatkar olurlar.
İnsanlar şarap içtiklerinde bu yedi hayvanın özelliklerini aldıklarını söylerler, şarap içip sarhoş olmak için değildir. Şarap yemeği anlamlı kılar ve yemekle beraber ağır ağır ve ayarında içilmesi onu lezzetli ve güzel kılar.